Thursday, December 15, 2016

Yasam II


Gogun koyulasan pastelligi, havadaki topragin kokusu, caddelerin islakliginda ayaklarin yere vurma sesi, sehrin betonlarindaki ayazin isligi, akliniza geldiginde zamanda geriye donup duyumsadiginiz enstantaneler, cocukluk gunleri, hala dun kadar tazelikle bezenmis anilar, bitevi hayatin gercek anlam ve tatlari iste hepsi bu. Bazen olur olmadik yerde o kokulari, o renkleri, o sesleri bulup cikaririm, derinlerden yillarin otesinden. Nasil degerlidir, nasil anliktir, gelir ve giderler; tekrar geleceklerini bilirsin, o ani yasamislik, ve o ani kaybedis; gelir ve gider, dogar ve olur, kisadir, bazen de cok kisa. Yasam bu olsa gerek. Daima kisa ve daima degerli.

Bu anlar olmadan yasamin manasi nicedir. Gunesin yuzune vurusunu onun sicakligini hissettiginde zaman oyle hizla akar ki, ay sonu odemen aklina gelir, unutugunu zannedersin o ilikligini gunesin yuzune vuran, kisa bir an once gunesin yumusak dokunusunu. Ancak, o siradisi an bir gun cikar gelir hatirlatir kendini yine kisa ve yine hazzi doyumsuzca. Iste o kisa anlarda, yasam degerlidir, sonsuzdur, paha bicilmez ve tamamen senindir. Kimse alamaz, kimse bilemez, kimse olcemez, olculemez.

Iste gercekligi bulma, kisa da olsa bu anlarda saklidir. O duygu tarif edilemez, yorumlanamaz, hissedilir. Sorgulanamaz cunku hakikattir. Kanit gerektirmez, bilirsin ve sadece vakif olursun, yaradilisin manasini anlarsin, cozersin, tarif edemezsin. O anlari anlatamazsin kimseye, anlayamaz en iyi dinliyen bile cunku o an sana ozeldir, ancak sen degerini bilirsin.

O anlar senindir ama sensiz olan hersey vardir icinde, oyle ki bellegine kisa devre yaptiran, o aylik odemeni dusundurtmeyen senden baska bir sey olmak zorundadir. Gogun koyulasan pastelligi, havadaki topragin kokusu, caddelerin islakliginda ayaklarin yere vurma sesi, betonlardaki ayazin isligi, o kokular, o renkler, hic biri senden olmayan, senden gelmeyendir. O an senin bir sekilde senden olmayanlari gorebilme anindir.

Iste sadece senin vakif olabilecegin gerceklik senden olmayan herseyi ama sadece seni icermeyenler butunudur. O ani tanimlarken kendinden bahsedemezsin, cunku bu ani tarif etmen icin hersey yetersiz kalir, sen bile. Olumsuzluk dahi bu ani tanimlatamaz sana. Olumden korkmazsin, cunku olum ve dogum o ani tanimlayamaz, o ani hissetmek etrafindaki herseyin aslinda sen olabilecegin hissi olum veya olumsuzluk tanimini gecersiz kilar. Eger sen heryerde ve herzamanda isen zamanin ve olumun varligini hissetmezsin. O ani yasamislik o gerceklige ulasim, o haz ne olumludur ne de olumsuz, basitce tanimlanamaz, ona ulasabilirsin, ama onu tanimlayamazsin.

Mutlu olmak icin degildir anlar, anlari mutlu olmak icin hedef koyamazsin kendine, cunku o an kendiliginden gelendir, senin mutlulugunla ilgilenmez, mutlulugun amac ise, kendini bir sekilde o anin icine sokma istegi, o ani alir goturur. Sen kendini ne kadar o anlardan torpuleyip, cikarip atarsan o kadar gercege yakinlasirsin. Daima o ani yakalamaya calismaya ugrasmak aslinda ondan uzaklasmaktir. Ne zaman kendi benligini etrafinla ozdeslestirirsen kendini gormeyip, kendi cikarlarini dusunmezsen o ana yakinlasirsin, kendiliginden.

Gunumuzun yarismaci toplumunda one cikma istegi, lafini dinletme, kendi dogrulugunu kanitlama hissi, para kazanip luks yasam arzusu tek bir seyi saglar; debelenerek gecirilen bir yasam, yanilgilar, cekinceler, yeis, ve olum korkusu. Isimler koyarsiniz, tabular yapar, kendinizi kamplara ayirirsiniz; olumu son olmaktan cikarmak icin olumden sonra da yasamin var oldugu inanciyla hayatlarinizin her anini korku icinde gecirir dua eder yalvarirsiniz. Halbuki, yasamin manasini olumsuzlukle tanimlamak yasami tanimlamaktan bir kacis degil de nedir. Bu borburlenici akil yurutme herseyin yitip bir tek insanin daimi kalicagi inancidir. Bu turden inanclar, insanin yasami ve varolusunu sorgulama yetenegini koreltir; gerceklige ulasmasini engeller, ve herseyden onemlisi insani kendini yapan herseyi horgormeye ve mahvetmeye iter.

Iste neye inanirsaniz inanin, dini gorusunuz ne olursa olsun, bu yaziyi okuduktan sonra kucuklugunuzden bir ani duyumsamaya calisin, anlik da olsa o hazzi yasama pratiginin size verdigi gerceklik duygusunu tatmaya calisin. Belki o ani hissetmek sizin etrafinizla baris icinde olabilmenizi sagliyacak, ve olumun de bir son olmadigini ancak o anlarda yasayabileceksiniz.

Thursday, December 1, 2016

Ataturk'u hic anlayamamissin

Ataturk'u hic anlayamamissin,

Sen,

Aileden sorumlu bakanin, yargicin, polisin, valin, askerin bosortulu ve tesbihliyse Ataturk'u hic anlayamamissin demektir.

Ekmel'i tek alternatif Cumhurbaskani adayi olarak gosteriyorsan Ataturk'u hic anlayamissin demektir.

Sarikli, tekbir getirenlerin 15 Temmuz'u kutlamasini seyrediyorsan Ataturk'u hic anlayamamissin demektir.

YeniKapi'ya tipis tipis gidiyorsan Ataturk'u hic anlayamamissin demektir.

Asker musvettelerinin basina cuval gecirmekle ovunebiliyorsan Ataturk'u hic anlayamamissin demektir.

Kozmik odayi ardina kadar aciyorsan Ataturk'u hic anlayamamissin demektir.

14 senedir agzi lagim kokan Seriatcilarin yonetiminde yasayabiliyorsan Ataturk'u hic anlayamamissin demektir.






Saturday, November 26, 2016

Mutedil


Marat Sade'daki delinin habire "ah su kasinti" sikayeti gibi, bence de "ah su ilimlilik".

Nasilsin arkadas ? Mutediliz vesselam.

Yahu bu mutedillik ne demektir ? Ne oyle ne boyle, yavas yavas, usul usul, caktirmadan....

Su bile yolunu mutedil secer. Tepelere cikmaz, ovalardan vadilerden gecer. Insanlar da boyledir.

Tarihte hatirlanan insanlar mutedil bir yasam surmeye karsi koyanlardir genellikle. Caktirmadan, mutedil yasam surenler ise daha az hirpalanmis, daha kolay hayat yasamis ama hatirlarda kalmayan insanlardir genellikle. Dipte yasamayi sevenler mutedil takilirlar genellikle.

Ihtirasla tatminkarlik arasindaki denge hayatta daha uzun kalabilmenin sirri midir ?
Genel cevap ise cogu zaman oldugu gibi belki de goreceli. Yani kisinin kedisi belirler ne kadar mutedil olunmasi gerektigini.

Ben sahsen mutedilligi sevmem. Mutedil kisilerden haz etmem. Mutedil Islam'dan nefret eder,  Mutedil Devletcilik'ten medet ummam. Cunku gorecelidirler. Ozgur dusunceyi benimseyen biri olarak bu "gorecelilik" hic hosuma gitmez. Havada tanimlar,  tuy kadar hafif insanlar, denge gozetmeye hevesli fikirler beni tatmin etmez.

Ekonomiye gelelim; memleketlerin muassirliga inkisafi da ekonomik mutedilligin neresinde durduklarina bagli degil midir ?

Ekonomideki Ferdiyetcilik (enterpreneurship veya individualism) ile Devletcilik (statism), insanlarin ihtiras ve tatminkarlik doyumlari arasindaki dengeye benzer.

Yonetimdekilerin bu balansi azami titizlikle ve zamanin gereklerine gore ayarlamasi zorunludur. Yoksa cokus ve anarsi baslar.

Ancak dipte yasayanlardan ve suluklerden bunu bekleyemezsiniz. Yonetimdekler kaliteli olmazsa mutedillik kacinilmaz olarak hususi menfaati tercih eder. Ayni bizde oldugu gibi.
“Hususî menfaat, ekseriya, umumî menfaatle, tezat halinde bulunur. Bir de hususî menfaatler en nihayet, rekabete istinat eder. Halbuki yalnız bununla iktisadî nizam tesis olunamaz. Bu zanda bulunanlar, kendilerini, bir serap karşısında aldatılmağa terkedenlerdir.

Fertler, şirketler, devlet teşkilatına nazaran zayıftırlar. Serbest rekabetin, içtimâi mahzurları da vardır; zayıflarla kuvvetlileri müsabakada karşı karşıya bırakmak gibi… ve nihayet fertler bazı büyük müşterek menfaatleri tatmine muktedir olamazlar.

Herhalde devletin siyasî ve fikrî hususlarda olduğu gibi, bazı iktisadî işlerde de nâzımlığını prensip olarak kabul etmek caiz görülmelidir. Bu takdirde, karşı karşıya kalınacak mesele şudur : Devlet ile ferdin karşılıklı faaliyet sahalarını ayırmak…"

Ataturk boyle demis 1931'de: Vatandas icin Medeni Bilgiler kitabina gecen ve hatta zamaninda Ortaokullarda okutulan bu sozlerin degeri simdi daha da iyi anlasiliyor.

Zamanla bu "Mutedil" Devletcilik tanimi korkuldugu gibi kati bir sosyalizme donusmek yerine hususi menfaatin, ve kayirmaciligin onunu acmistir. Cunku bu goreceli tanimi dogru yonde yorumlayacak kuvvetli liderler yerine, Turkiye yillarca kasabali zihniyetindekiler tarafindan yonetildi.

Oyle ki, sahsi menfaatlerdeki ivmelenme ve kokusmusluk Ozal zamaninda odullendirilmis, SHP'ci ve Milli Cephe hukumetlerince hamili yakinimdir kartvizitleriyle alabildigine somurulmus ve en nihayetinde de Islamcilar tarafindan zirve yapmistir.  

Oyle ki, icinde bulundugumuz dijital cagda dahi en kapitalistin bile "Ferdiyetci" kalmakta tehlike gordugu alanlar, hoyratca ve sahsi menfaat hirsiyla politik kayirmaciliga peskes cekilmis; dijital iletisim yollari, posta servisi, limanlar, madenler, yenicerilikten hallice yeniden tahsis edilmeye calisilan Tayyiban ordusu, ve polis kolluk kuvvetleri politik erke yakin islamci sermayeye servis edilmistir.

Savasmadan, YeniKapi saksakciligiyla, mutedil bir CHP,  teslimiyetci bir MHP,  utopik bir VP ve en onemlisi de kasaba politikacisi goruntusu ve mantalitesiyle AKP despotizminden kurtulamayiz. 

Hala tipis tipis zihniyetine kole olusumuzu ibretle izlerken tek bir soru geliyor aklima: acaba hangisi daha cok gotunun kili ?




Friday, November 18, 2016

"Ben Pogayi tutayrum"

"Ben Pogayi tutayrum"

İspanya'da bir boğa güreşinde boğa hücum edip de güreşçi bu saldırıyı savuşturunca, tribündekilerin hepsi kalkıp “Oley” diye bağırıyor ancak onlar oturduktan sonra sıskacık bir adam tek başına ayağa kalkıp incecik sesiyle “Oliy” diyordu.

Bir, üç, beş hep yineledi bunu.. Bu adam Temel’den başkası değildi.
Nihayet herkes “oley” dedikten sonra Temel kalkıp tek başına “oliy” diye bağırınca, yanındakiler merak edip sordular 'Hombre sen napiysen deyu", Temel de gayet sakin:

“Ben, poğayi tutayrum..”

Bizim insanimiz da Temelden hallice, kimle savastiginin farkinda degil. Hep savusturdugunu zannediyor. Halk tabiriyle kacak guresiyoruz.

Gul'u CumhurBaskani secerken anlayamadin, Kozmik odayi acarken anlayamadin, Ekmel'i aday gosterirken anlayamadin, Kacak Saray'da ayikmadin, 17 Aralikta uyanmadin, 15 Temmuz'da indirebilirdin pas gectin; karikaturcu, yazar, asker, politikaci, her gak guk eden iceri alindiginda tinlamadin, Bogaz koprusunde iki tertemiz Hava Harpli'nin bogazi kesildi iplemedin, ordun dagitildi, universitelerin dikta yonetimi altinda, sen hala demokrasi, hak hukuk, gak guk...

Arap Kadri dokuz yasindakinin irzina gecilebilir diye yasa yapacak, yine tik yok! E peki kardesim sen nasil bir mahlukatsin ? Temel bile ayikirdi ama sen ondan da andavalli ciktin. Hala mi anlamadin ? Huu sana soyluyorum, Savas var. Islamcilarla. Onlar seni duzerken, senin elin armut topluyor.

Tesetturlu polis, hakim, subay, sarikli erkan, sakalli belediye baskani, onun bunun adami buyukelci, seyhulislam musvettesi, senin Cumhuriyet'inin laikligi kagitta kalmis, hukumsuz. Erdogan, Binali, Arap Kadri sizi yaradani, ananizi avradinizi, ecdadinizi, yedi duvelinizin elini opiyim.

Boyle bir millet olur mu ? Askeri, subayi, ogretmeni, memuru, masum cocugu, kadinlari kizlari, her gun oluyor, her gun asagilaniyor, her gun daha cok seriat cukuruna gomuluyor, sen hala "Ben pogayi tutayrum.." sen hala hak hukuk gak gukuk diye ceketinin onunu iliklemeye calis dur. Savas var, onlar seni duzuyor, senin elin armut topluyor.

Memleketi sata sata ucucu ve yalanci sicak para algisi olusturdun, Katar ve Suud parasiyla gokdelenler diktin, Iran'in petrolunu dunyaya pazarladin, her turu uckagidi yaptin, ama artik tukeniyorsun, paran deger kaybetmege basladi. Temel salaktir, ama Temel cebine para girmezse guresci bogadan daha azili boga kesilir. Bizim milletin anladigi dil para, maalesef boyle, kendine dokunmayan yilanla mucadele etmez, yani basinda dahi olsa olaya mudahil olmaz. Kacak guresmeyi cok severiz milletce elhamdulillah.

Amma velakin, parasiz kalirsa bu Turk oglu Turk pek bir hindilesir, kubarir. Dolar aldi basini gidiyor, umarim da gider, cunku bu milletin "pogasi" cebindeki paradir. Parasi eksilirse sesi cikar, yoksa bana misin demez.

Bakmayin Ataturk gibi bir mucize gelmeseydi bu ovundugumuz millet bugunku bir diger Orta Dogu ulkesi gibi yasiyor olacakti. Nitekim, yine ozumuze donuyoruz. Belki de hakkettigi gibi yonetiliyor Turkiye. Hulogcu, Erdogan'in gotunun kiliyim diyen genis halk kitlelerine bakinca savasmaktan korkan kacak guresen laik insanlarin en az harabiyetle durumdan siyrilmaya calistiklarini goruyoruz. Herkesin bir B plani olusmaya basladi.

Artik, soru Turkiye ne olcak degil ? Ben n'olacagim ? Yunanistan'dan evler, araziler bakilmaya baslandi bile. Goc basladi. Turk Islam Cumhuriyeti de referandum olsa inanin ilan edilebilecek bir durumda. Cunku bizim matadorlarimiz da Bogaya hizmet ediyor, kimisi stepne, yedek lastik, kimisi Ekmel icin Ekmeleddin..

Yani kardesim, durum vahim. "Oley"...

Wednesday, November 9, 2016

Atipik ve belki de Utopik bir 10 Kasim yazisi


Ozellikle Gezici genclik, anti-ulusalci solcular, liberal burjuvasi, "atam sen kalk da ben yatam" seklinde yaklasimlara alerjili. Onun icin de Ataturk sovenistligi bu kesimlere korkunc itici geliyor. Bence de haklilar. Bu yuzeyselligin altini doldurmaliyiz. Aslinda Ataturkculuk gerektiginde Ataturk'u bile elestirebilmektir. Ataturkculuk en genis tanimiyla ekonomik, ve idari politikalari akilcilik ve anti-dogmatik pratikle zamana gore humanist ve kendi icinde ozgur kurgulama ideolojisidir. Din gorusu laik cercevede herkesin inancina saygili kalmakla yetinir. Aslinda bu sonradan sorunlara gebe olmasina neden olan bir yaklasimdir, cunku detaya girmekten cekinilmistir. Ayni sekilde, Isci sinifinin, fabrikalarin daha dogru duzgun olmadigi yillarda devletci bir ekonomik duzeni benimsemis olmasini kimse yeremez, ancak Kemalizmin ileride algilanma sorunu da buradan kaynaklanir: Yani zamana gore degisebilen dusunceleri nasil bir tanima oturtabilirsiniz ?

Gecmisin devletci serbest piyasa ekonomisi, ileride vahsi kapitalist bir duzene donustugunde Kemalizm'in ekonomik gorusunu nasil tanimlayabilirsiniz ? Keza, herkesin inancina saygili olan laik bir duzen, Islam'a karsi ne kadar dayanabilir, ki yillar boyu laisizm erozyona ugratila ugratila tekke ve zaviyeler hortlatilmis, ezan Arapcaya cevrilmis, ve punduna uydurulup Kemalizm adi altinda tum bu Islamlastirma politikalari zaman zaman da Cumhuriyet'in partisi tarafindan kotarilmistir. Bir baska onemli konu ise Kemalizm'in Islama karsi kendini koruyamamis olmasidir.

Hala Ataturk gercek bir Muslumandi nosyonunu pompalayan kesim gercekte kendilerini rahatlatmaya calisan bir Ataturkculuk tanimini dayatmaya ugrasiyor. Tarihci Sinan Meydan'a gore Musluman bir Ataturk tanimiyla dincilerin Ataturk'u dinsiz ve dine dusman olarak tanitmalarini curutmeye calisiyorlar. Ancak Ataturk'un bes vakit namaz kilip kilmamasinin bir onemi yoktur; hilafeti kaldirmis, isyan etmis yobaz imamlari asmis, seriati kaldirmis, milletini dinci idarecilerin gelecegi konusunda uyarmis, Kuran'in safsatalarla dolu oldugunu onun icin de Turkcelestirilip, milletin anliyacagi duruma getirilmesi gerektigini defalarca yazmis cizmis biri icin oruc tutmasi, namaz kilmasi ne derece onemlidir ? Kadinlari kara carsaftan, islamin asagilamasidan kurtarmistir. Yani tum bu yaptiklari, Islam'in gericiligini toplumdan temizlemek seklinde ozetlenebilir. Ama bizim Musluman insanlarimiz boylesine buyuk bir gucun kendileri gibi oldugu vurgusunu yapmakta birbirleriyle yarisirlar.

Kacamak cevap ise Wahabist bir Islama inanmayan bir farkli islam anlayisina sahip olundugudur ki bu Islam anlayisinin kitabi Kuran degilse nedir ? Boyle sordugunuzda size bir baska referans gosteremezler. Bu tezi yurutenlerin Kuran'i okumamis olduklari kesindir. Dinlerinin ne denli safsatalarla dolu oldugunu bilmedikleri cok aciktir. Cunku Ataturk Islam'in Turk milletinin benliginin icini bosalttigini ve "Ikre Bismil Rabbi" safsatalarinin Arabistan col bedevilerinin uydurmasi oldugunu tespit edip yazilarinda belirtmistir. Ataturk Islam ummetinde reform yapabilen Islamdan aydinlanmayi basarmis yegane liderdir. Islam aleminde halen onun gibi bir aydinlanmaci devrimci lider gelmemistir. Yani Musluman bir Ataturk tanimi, Ataturk'un yaptiklarini, kimi neden kurtardigini anlamamakdir. Kendisi zaman zaman icsel gidip gelmeler yasamismidir ? Kim bilir ? Belki Ateist veya Shaman felsefesine inanan bir insandi veya cabaliyordu. Bunlarin onemi yoktur, cunku bilemeyiz. Onemli olan onun Islam'in kokusmusluguna karsi verdigi aydinlanma savasidir. Dunyada ilk ve tek olarak buna kalkismis ve basarili olmustur, onun icin Islamci Erdogan ve surekasi icin Ataturk en buyuk dusmanlaridir; Ataturk Islamci anlayisin anti-tezidir. Onu en has Muslumandi diye tanitmak onun misyonuna ve hatirasina hizmet etmez, blakis Ataturkcu gencligin yanlis goruslerle yetismesine sebep verir. Ataturkculugu, Islamci cihadist zihniyet karsisinda zayiflatir.

Maalesef iste bu yuzden Kemalist rejim politik Islama yenik dustu. Ataturk sovenizmine alerjili, ama laik, ama temelde Ataturkcu ilkelere karsi olmayan bu kesimlerle Islamcilari yenmek icin birlesmek zorundayiz. Bu kesimler Kurtcu ayrilikci olmamasina ragmen halklarin ozgurlugu bazinda Kurt hareketine sempati duyar. Bu yuzden de Kemalistler bu kesime karsidirlar. Bu gorus ayriligi Islamcilar'in isine gelir ve zamani geldiginde kendi cikarlarina bu iki fraksiyon arasindaki zitlasmayi kullanmislardir. Cumhuriyet Gazetesi tutuklamalarina ve HDP parlementerlerin zindanlanmasina zamaninda Ergenekon ve Balyoz da sessiz kaldiklari icin anti-ulusalci solcu kesime, Kemalistler destek vermezler. Oysa ki ortak dusman Islamcilara karsi firsatciligi kullanmasi gereken bu kesimler, Feto ve Erdogan hesaplasmasinda geregini yapmadilar, Erdogan'a iki kesim tarafindan da destek verildi. Yeni Kapi'da gidip saksak tutuldu, sanki seytanin melege donusecegi safligiyla hareket edildi. Bunlari affetmeyen Erdogan zaten 5 yilda yapacaklarini iki aya sikistirmayi basardi; orduyu tasviye etti, harp okullarini dagitti, yargiyi kendine bagladi, astigi astik kestigi kestik bir dikta duzeni yaratti.

Onun icin artik kaybedecek zaman yok, 10 Kasim'da Atam sen kalk da ben yatam diyecegimize bicagin kemige dayandigini algilayip, laiklik paydasinda birlesmek ve hep birlikte bu gidise dur demek zorundayiz. Yoksa yarinlarin 10 Kasim'inda Erdogan'in Kutlu dogum haftasina uyanmamiz icten bile degildir.


Sorry Ass Liberals


Too keen to protect minority rights, too panicky to ring the dooms day bells, too stupid to overlook at the massacre of the middle class America for many years under the multiculturalism, globalism and pluralism bullshit, what were you thinking ? The pollsters poll the same sorry ass liberals, what were you expecting ? Refugee lovers, wall street slaves, shocked to see the "day after" ?

123 Million people voted, whether you like it or not, democratically, whether you go ballistic drenched in the frenzy of fear mongering or not; blue collar, less educated, hard working, honest people of America made the choice, for the hope of changing the tide that spirals them deeper in the hole, with higher inflation on food and health care and everything else. Do you think same old wall street rescuer Hillary Husseyin Obama people would come in to the rescue for them. No, not this time, they dont believe in that shit anymore. Yes, white men cant jump, but sure they can help "dumb orangutans" like Trump win.

Deplorables, fashists, however you call them, they sure cant utter the less known English dictionary words like "deplorable" but they sure know the meaning of "huge" and "great". What made him win, is not him, but the hunger for the possibility of cut-the-bullshit-n-do-something-for-me, at least the untried nature of the candidate, a faint possibility, but a possibility nevertheless. "Deplorables!" are fed up with decades long of liberal capitalism that lifted the rich higher and richer, middle and poor to the bottom as Clinton backer stock market blood suckers dictating what they can and can not. Is it a surprise for you ? Surprise not, Panic not. It is perhaps what we needed the most in our world today, instead of dancing around every policy decision, with a tiny dose of insanity and no-compromise common-sense, we need somebody who would take bold stand against topics that sorry ass liberals would never make any firm stand like Islamic radicalism, the abuse of tolerance in the name of religious freedom, the tyranny of Saudi Kingdom, and more.

Today's world is for the opportunistic to take. Arms dealers, Banking executives, oil gougers, stock manipulators, pharmaceutical giants, political Islamists, they could perhaps only get hurt by another vicious opportunist - Trump. And for that reason, no need to panic and buzz like hell just broke over your sorry asses. It is just gonna be fine, and perhaps cautiously better, "Believe me!".

Wednesday, November 2, 2016

Devletlum Bindik bir Alamete, Gidiyoruz Kıyamete

15 Temmuz Darbesi olurken, bu darbenin arkasinda Fetocular mi var diye hic dusunmedim. Onemli olan Yezid'in ve AKP'sinin alasagi edilip, sarayinin basina yikilmasi, bir cogunun da sallandirilmasi veya zindanlarda curutulmesi idi.

O erken saatlerde, taasubun ezilecegini, sariklilarin, sakallilarin, tesetturlulerin, bagnazligin Turkiye'de elini kolunu sallayarak laik duzeni degistirmesinin onune gecebileceginin firsatinin ciktigini dusundum. Yillardir beklenen kivilcim cakilmisti. Bir kurtulusa gidilebilirdi. Aksi takdirde kurtulus ihtimalini eylemsizle yaratabilirmisiniz ?

O erken saatlerde, sosyal medya ve aydin kitlenin cogunlugu, bu umudu hissedip yasamaktansa, arkasinda kim vari dusunuyordu. Ben cikip AKP'yi dize getirmek icin ne yapabilirimi dusunurken, bircogunuz arkasinda kim vari dusunuyordunuz. Oysa ki onemli olan hali hazirda Turkiye'de erki elinde bulunduran islamci idareyi hukumeti altetmekti. Bir gun sonrasi ikincildi. Cunku basimizda zaten en kotusu bulunuyordu.

Bu suna benzer: Kanserlisin, iki aylik omrun kalmis, kurtulusun yok, hastalik seni esir almis, lami cimi yok oleceksin. Doktor olup olmadigi belli olmayan biri geliyor beyaz onlukle ve sana bir ilac getirdigini bu ilacin bir sansi olabilecegini soyluyor. Ne yaparsin ? Zaten olecegin kesin, daha kotu ne olabilir: zaten iki ayda olecegine ilaci alirsan en kotusu belki bir ayda olursun. So what ? Ne yan etkisini dusunursun, ne de sonrasini, menseini bilmesen de kanserden kurtulmak icin sarilirsin bir umuda. Neden, nicin, kim diye sormazsin. Atilirsin, iblisin yilanin basini koparmaya destek verirsin.

Oyle mi oldu ya ? Hayir. Bir iki saat sonra darbecilerin zayifladigini goren halk, senarist yorumcu ve medya, sariklilarin zaferine uyandi. Erdogan'in Fidan'a kurgulattigi inanilmaz senaryo, Erdogan'a zaten bes yil icinde yapacaklarini iki ayda yapabilme olanagi sagladi. Oyle ki, bu gercekligi goremeyen laik kitleler dahi Erdogan'in eline oynadilar, hala da oynamaya devam ediyorlar.

Feto cemaati, AKP icin ve AKP erki vasitasiyla toplumu Islamlastirdi, ve aradan kendine dusen payi aldi. Feto vasitaysa, Turkiye'nin islamlastirilmasi esas hedefti. Bu misyonu yonetenler de Erdogan ve AKP tayfasiydi, zaten birbirleriyle beraber abdest almis birbirlerinin sevicileriydiler. Devran donup Feto Erdogan'la papaz oldugunda birbirlerini yemelerini kenardan izlemek hos oluyordu. Ancak vurucu darbe, yani yoneten Islamci zihniyeti alasagi etme olanagi dogdugunda neden laik kesim bunun kazancini gormezden gelmistir. Elinize bir firsat gecmisti, harcadiniz, hem de nasil. Ancak kifayetsiz beyinler gercekleri kavrayamayan zayif gorusler bu denli yanlis davranabilirdi.

Esas sorun sizin kanserli oldugunuzun dahi farkina varmamis olmanizdi. Son iki ay bu paragraflarin harfi harfine dogrulugunu zaten kanitlamistir. Erdogan hukumetinin darbeden sonra duzelecegini zannedecek kadar "saf" oldugunuzu dusunmek bile istemiyorm, ancak laikler icinde bircogu boyle de dusundu. Yani kurdun kuzuya donusecegini dusunmek "abesle istigaldir". Bu son kelime Kilicdaroglu'nun gelinen durumda yapabildigi tek sey; sadece bu iki ciliz kelimiyi lakirdiladi; sadece "Abesle istigal" diyebildi. Elinizde hic bir savasiminiz kalmadi, Islam devletinin onundeki son engel ordu da 15 Temmuz bahanesiyle tasviye edildi. Hala 15 Temmuz'u, kendi 19 Mayis'i gibi goren Islamcilarin eline oynadiginizin farkinda degilmisiniz? Hayir! Cunku siz hala kanserli oldugunuzun bile farkinda degilsiniz.

Yoksa kesfedilmemis daha yeni dipler de var mi ? 29 Ekim Cumhuriyet Bayrami'ni fener alaylariyla kutladiniz, hemen kulaginizi cektiler: Cumhuriyet gazetesini iceri aldilar.

Turkiye'de ne adalet kaldi, ne guvenlik, ne de namus. Savcilar Islamci AKP'nin, polisler Islamci AKP'nin, yargiclar yine Islamci AKP'nin adamlari. Pek yakinda ordunuz da Islamci subaylarin idaresinde olacak, zaten kismen oyle. Peki Turkiye nereye gidiyor ? Hala bu soruyu soran sanki yeni ayikmis gibi olanlariniz var. Hic kuskunuz olmasin, hala kis uykusundan gerinip Ekmel'i kurtulus olarak gorebilen bir ulkede daha cok dipler var derinlerde. II. Mahmud'a hediye edilen Zurafaayi at sanip binen berdusla dalga gecenlere berdushun verdigi yanit gibi: "devletlüm bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete"...

Sunday, October 30, 2016

AL SANA OSMANLI

AL SANA OSMANLI !


1923’te…
Nüfus 13 milyon civarıydı, 11milyon kişi köyde yaşıyordu.
40 bin köy vardı,
38 bininde okul yoktu.
Traktör sıfırdı, karasaban’dı.
Beş bin köyde sığır vebası vardı.
Hayvanlar kırılıyor, insanlar kırılıyordu.
İki milyon kişi sıtma, bir milyon kişi frengiydi, verem, tifüs, tifo salgını vardı, üç milyon kişi trahomluydu,
bebek ölüm oranı binde 480’di, her doğan iki bebekten biri ölüyordu.
Memlekette sadece 337 doktor vardı.
Sadece 60 eczacı vardı, sadece 8’i Türk’tü.
Diş hekimi, sıfırdı.
Dört hemşire vardı.
40 bin köy, sadece 136 ebe vardı.
Ortalama ömür 40’tı.
Yanmış bina sayısı 115 bin, hasarlı bina sayısı 12 bindi. Ülkeyi yeniden inşa etmek gerekiyordu,kiremit bile ithaldi.
Limanlar, madenler, demiryolları yabancıya aitti. Toplam sermayenin sadece yüzde 15’i Türk’tü.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalan sadece dört fabrika vardı, Hereke ipek, Feshane yün, Bakırköy bez, Beykoz deri…
Elektrik sadece İstanbul, İzmir ve Tarsus’ta vardı. Otomobil sayısı bin 490’dı. Sadece dört şehirde özel otomobil vardı.
Kadın, insan değildi.
(Veremle boğuşan halk, ahırda yatarken…
Bademlerin yere göğe sığdıramadığıAbdülhamid’in 16 tane eşi vardı. Nazikeda, Safinaz, Dilpesent, Peyveste, Nazlıyar, Bidar, Mezide, Emsalinur hanım filan, 16 tane… Yaş itibariyle, tamamı çocuktu. Tayyip Erdoğan’ın dedemiz dediğiAbdülmecid’in 22 eşi vardı. Ahali ineğine verecek saman bulamazken, herif sarayında iki futbol takımı kadar kadınla yatıyordu.)
Tiyatro yok, müzik yok, resim yok, heykel yok, spor yoktu. Arkeolojik eserler, öyle gizli saklı değil, padişahların hediyesi olarak, trenlerle çalınmıştı.
Kimisi alaturka saat’i kullanıyor, güneşin battığı anı 12.00 kabul ediyordu, kimisi zevali saat’i kullanıyor, güneşin en tepede olduğu anı 12.00 kabul ediyordu.
Kimisi güneş batarken grubi saat’i esas alıyordu, kimisi güneşin tamamen battığı ezani saat’i esas alıyordu. “Saat kaç birader?” diye sorduğunda, her kafadan bi ses çıkıyordu.,
Kimisi hicri takvim kullanıyordu, kimisi rumi takvim kullanıyordu. Kimisinin şubat’ı kimisinin aralık’ına denk geliyordu. Herkes aynı zaman dilimindeydi ama, farklı aylarda yaşıyordu!
Dirhem, okka, çeki vardı. Arşın, kulaç, fersah vardı. Ne ağırlığımız dünyaya ayak uydurabiliyordu, ne uzunluğumuz… Ölçülerimiz ortaçağ’dı.
Erkeklerin sadece yüzde yedisi, kadınların sadece binde dördü okuma yazma biliyordu.
Okur-yazar erkeklerin çoğunluğu, subay veya gayrimüslimdi. Okul yaşı gelen her dört çocuktan üçü okula gitmiyordu.
Toplam, 4894 ilkokul, sadece 72 ortaokul, sadece 23 lise vardı. Türkiye’nin tüm liselerinde sadece 230 kız öğrenci kayıtlıydı.
Öğretmenlerin üçte birinin, öğretmenlik eğitimi yoktu. Tek üniversite vardı, darülfünun, medreseden halliceydi. Ülke bilim’den çoook uzaktı.
600 sene boyunca Türkçe’nin ırzına geçilmiş, Osmanlıca denilmişti. Arapça, Farsça, Fransızca, İtalyanca kelimeler, Levanten terimler dilimizi istila etmişti. Karşılıklı sesli-sessiz harfleri olmayan Arapça’yla Türkçe yazmaya çalışıyorlardı.
“Harf devrimi yapıldı, bir gecede cahilleştirildik, köpekleştirildik” falan deniyor ya…
İbrahim Müteferrika’dan itibaren 150 sene boyunca basılan kitap sayısı kaçtı biliyor musunuz?

Sadece 417’ydi.Bunların da çoğu gayrimüslimlerin matbaasından çıkmıştı. Ki zaten, Müteteferrika da devşirmeydi, Macar’dı.
Bu topraklara kitap gelene kadar, Avrupa’da 2.5 milyon farklı kitap basılmış, beş milyar adet satılmıştı.
Voltaire, bir kitabında şu ağır tespiti yapmıştı: “İstanbul’da bir yılda yazılanlar, Paris’te bir günde yazılanlardan azdır!”

Ve neymiş efendim, mezar taşı okuyacakmış…
Sen önce iki tane kitap oku da, dünyadan haberin olsun biraz!...

Onur Öztarhan

Sunday, October 23, 2016

Bir diger Islam batakligi: Turkiye


Turkiye - Turkkiyye - Wembley'de gurbetcilerimiz inletiyor ortaligi 14 Ekim 1987: Turkiye, Turkkiyye. Dakika 88, Neil Webb, sol aciktan ver kac ve kalecinin solundan 8-0. (Sag yone bir turlu alisamadim). Sekiz sifir. Gurbetcilerde cit yok. Ingilizler'in meshur "England Till I die" lakirtisi stadyumda aksederken bizimkiler de baslari onde bir defa daha rezil bir sonucla soyunma odasinin yolunu tutuyor. Disarida ise kavga var, gurbetcilerimizle holiganlar birbirine giriyor. Baldirlara saplanan cakilar, kafalarda kirilan bira siseleri... O aksam haberlerinde, TRT spikeri, bir gurbetcinin 10 holigani mahvettigini gogsunu gererek anlatirken sekiz sifir kimsenin umurunda degilmis gibi bir hava yaratiliyor. Kahraman ve caliskan ve dahi guclu bir irkin ahvadiyiz. Sekiz sifir yenilsek de, o koy bizim koyumuzdur.

Osmanli zamaninda Musul bizimdi, yani oralara girip boy gostermemiz bizim dogal dogum hakkimizdir gibilerinden verilen demecleri duyunca iste o sekiz sifirlik hezimetler ve gariban horozlanmalar, eziklik kompleksleri geliyor aklima.

Turk milleti caliskandir. Nah! Turk milleti tembeldir. Son uc yuz yilda ne bir ilmi ilerleme vardir ne sosyolojik ne de filozofik bir dahi cikarmisizdir. Hal boyleyken ve istatistiki olarak Turkiye'den iyi bir sey cikacaginin olasiligi yok denecek kadar azken, bakin su kurban oldugumun Zeus'u bize sari sacli mavi gozlu bir kurtariciyi bahsetmistir. Gerisi bildiginiz gibi. Belki bilip de soylemek istemedigimiz gercek ise, bu ezik halkin gururunu oksayislarin devam ede geldigidir.

Turkiye'nin kumasi Iskoclarin kesik renkli parcalardan olusan kiltleri gibidir; Lazi vardir, Gurcusu vardir, Makedonu vardir, Arnavutu vardir, Kurdu vardir, Dadasi vardir, Turkmeni vardir, Suryanisi vardir, Ermenisi vardir, vardir oglu vardir. Yani Turk deyince bu topraklarda besyuz yildir yasayan tum irklardan bahsediyoruz, birbirine girift, kaynasmis, savaslarda yan yana can vermis, bayramlarda birlikte dans etmis bir mozaik. Ama bu mozaik paril paril Turizm Bakanligi'nin tanitim filmlerindeki Iznik mozaiginden bayagi farkli bir mozaiktir. Bu mozaigin altini tutan tutkal yani alt kimlik, birlikte yasaminin ongurdugu hosgoru, adil duzen, dil ve tarih birligi, ortak cikarlardan ziyade buyuk cogunlukla dindir, Islamdir.

Bu tespit cok mu mesnetsiz zannedersiniz. Bu tespit oyle dogrudur ki Erdogan'a gucu veren de, Menderes'i bastaci yapan da iste bu ayni islami guctur. Bakalim; Yenikapi'daki milyonlar, son on dort yildir Osmanlilik heveslisine oy veren halk, 15 Temmuz'da elinde palalarla, kafasinda sariklarla dolasan guruh, Katarlilarin ikiyuz bin dolar fiat bicdigi Iphone-5 telefonuna sahip senaryo dilberi, Ekmelci Kemal, sarayci Bahceli, 17 Araliga kadarki cemaatlere laf soyletmeyen Binali, ve daha binlerce islamci, bu cogunlugun bizzati "Made in Turkey" yerli mali uretimleri degil midir. Hepicigi de Islamla yetismis Turk kumasi degil midir ? Hepsi ayni yalakta ayagini yikayan, sonra da pis corabini islak ayagina tekrar giyen, ay sonu yapicagi iki-uc bin lira para haricinde etrafinda olanlara umarsizca bakan insan kitleleri, yine o ayni islamci Turk halki degil midir ?

Hayal gormeyelim beyler.

O Ataturk'un caliskan ve milletin efendisi dedigi ayni bu halktir. O camurlu batakligin icindeki halkin hamurundan kafayi yukari cikartmaya calisanlar, devrimci gencler, yurtdisinda tahsil gormus, murekkep yalamislar, Ahmet Cevatlar, Mustafa Suphiler, Mustafa Necatiler, Mustafa Kemaller yok mudur, tabii ki verdir. Amma velakin o balcigin icinden yukari soluk alabilmeye cikanlarin soluk borularinda o camur hep kalmistir. O camur Islam'in camurudur. Camuru tukurup yoluna devam etmek isteyen Mustafa Kemal'in Turk halkini ilerletmeye yonelik mucizevi devrimleri, Anadolu yatayina indirilememis, koylu ve dinci halkimizin derisinin altina nufuz ettirilememistir. Bunun en buyuk nedeni o camuru tukurememis aydinlar ve halkimizdir. Oyle bir toplum dusunun ki konustugu, anlastigi dilden farkli Arapca yazilmis bir kitaba anlamadan inanir, bin dortuz yillik bir Arap tarihini kendi kutsali gibi gorur, o toplumun referanslari Arabistan yarimadasina endeksli kalmaya mahkumdur.

Proletaryanin idareye hukmedisini kapital azinligin cikarlarina karsi olarak goren McArthurcu anlayis, Komunizme karsi cadi avini 1950'lerden 90'lara kadar devam ettirmis, daha sonralari da Komunizme karsi Islami desteklemek yanlisini gostermistir. Bu ongorussuz dis politikalar, zaten hala orta cagda yasayan Islam toplumlarinin batiya karsi duyduklari eziklikle beslenerek buyumus, bes liraya sandvic alacak parasi olmayani Van munit diyen, cihadist despot kriminal Erdogan'i cani pahasina savunacak hale getirmistir.

Herkes inandiginda ozgur olmamalidir. Inandigin diger insanlarin yasayisina karisiyorsa, hosgorussuzse, diger anlayislarin da hosgorusunu hakedemez. Islam laik olamaz, cunku kuran seriatdir. Seriat tanimi itibariyle laik degildir. Oyleyse laiklerin islamin ne oldugunu iyi anlamalari ve Islama karsi hosgurusuz olmalari kendi varoluslari icin sarttir. Yoksa Islam laik duzeni yikar ve yikacaktir. Islam olmeyi mukafat olarak endokrine ettigi surece kaybedemez. Boyle bir guce karsi nasil savasabilirsiniz ?

Islama inanan masum diyebileceginiz buyuk sehir yamaclarinda, banliyolerde, yoksul koylerde yasayan insanlarin hosgorusuz kafa kesen gercek(!) muslumanlari urettigi bir dunyada yasiyoruz. Bunun ayirdinda olmamak kafayi kuma gommekle esdegerdir. Kendini irticaya yani dinsel bagnazliga karsi koyan Kemalizm dahi, Islam konusunda acikca gorus bildirmekten geri durmustur. Herkes inanisinda ozgurdur demek Islami ve tarihini iyi bilmemektir. Onun icin Kemalizm dahil tum ideolojiler, Islama yenik dusmeye mahkumdur. Hicbir dusun sisteminde bu denli onemli bir nokta suruncemede birakilamaz. Turk toplumunun ve belki de tum insanligin selameti dinden uzaklasmakla mumkundur. Sagduyulu, rasyonel, akilci yonetimler, dinden tam bagimsiz olmadikca uzun omurlu olamazlar. Bu "dinsizlestirme" misyonu gizli veya acik bir sekilde bir transformasyon politikasi olarak uygulanmadikca, demokrasi dahil her hangi bir ideolojinin politik islama karsi basari gostermesi olasi degildir.

Teekbir - Teekbir - Wembley'de gurbetcilerimiz inletiyor ortaligi 14 Ekim 2017, Turkkiyye Turkiyye ve Allahuakbar.






Monday, October 17, 2016

GÖTÜNÜN KILIYIM



Gotunun kili olmak insanlar icin hep kolayi secmektir. Kifayetsiz beyinler, zayif gozler gercekleri goremezler. Statukoya karsi gelecek bir fikriniz varsa cefa cekersiniz, dislanirsiniz; got kili olmak ise bir efor sarfetmenizi gerektirmez, got kili olmak suyun yoluna gitmesini kenardan seyretme kolayligidir.

Got killarindan degisim ve ilerleme bekleyemezsiniz cunku o seyircidir, atil ve mutedilligin cikarina hizmet ettigini kaniksayandan toplum icin birsey bekleyemezsiniz. O kendi ismi, sifati ve pozisyonu icin kolay savaslarin cengaveridir. Kuruluslarin, partilerin basinda, yonetici pozisyonunda, statukoya prangali got killari epeyce mevcuttur. Insanlarin bu got killarini tercih etme sebepleri vardir.

Az risk, cok kar, keskin fikirleri tercih etmez. Kendi halinde civildayan bir kusa kimse dokunmaz, ama kargalara karsi gelen bir kanat cirpisin disinda kalmaya hep ozen gosterilir. Aslinda o cesur serce, kargalara karsi kimsenin destegine gerek duymadan one atilmistir. Onun icin atilmak onemlidir. Hayatta bir one atilanlar vardir, risk alanlar, destek ummadan sirf inandiklari ugruna pozisyon beklemeden carpisanlar, bir de kenardan bakan got killari. Got killari hep tercih edilir. Oysa ki cesur sercedir kargalari kaciracak, yoksa hareketsiz korkuluklar, atil olduklari kesfedildiklerinde onlari tutan saman kadar kolay yerle bir olurlar.

Her yanimiz got killariyla doluyken, bizim o cesur sercelere her zamandan daha cok ihtiyacimiz var.
Gercekleri gorebilen guclu bakislara, kivrak zekalara, saglam duruslara her zamandan daha cok ihtiyacimiz var.
Kafasinda sarik, belinde satir, elinde Kuran'la, tanklarin ustunde poz veren, Yenikapi'da saksak tutan got killariyla savasacaklara her zamandan daha cok ihtiyacimiz var.

Sunday, September 25, 2016

REECEEEP TAYYYIB ERDOOGAN


Hayvanlar koklasa koklasa, insanlar konusa konusa anlasirmis. Bu soz ne kadar dogru ? Insanlar artik konusmuyor smslesiyor; kalemle kagitla mektuplasmiyor, e-postalasiyor. Fikirler gazete sayfalarindan okunmuyor, tv ekranlarindan bombardiman ediliyor. Yani bilginin, sozun, fikrin ozu dijitallesiyor, kaynagi insan agzi degil internet sayfasi adres cubugu ile tanimlaniyor. Fikrin ozunden ziyade nasil suslenip ambalajlandigina daha cok onem veriliyor. Kisacasi algi yonetiliyor.

Bugun Erdogan Gonulluleri facebook sayfasinin 2.5 milyon uyesi, Recep Tayyip Erdogan sayfasi'nin da 8.5 milyon uyesi var. Paylasimlarda, kullanilan soylemler, Ataturk'un hitabeleri gibi yapilmaya calisiliyor. Altinda icerikle ilgisiz biat eden, gozunun capagini yiyim, yoluna kurban olurim, dunyanin lideri, adamin hasi gibi amiyane binlerce yorum yapilirken, bu yorumlari yapan kullanici profilleri evlere senlik. Isimsiz bir modelin farkli acilardan cekilmis resimlerini bircok kullanici profil resmi olarak gormeniz mumkun. Hele de bu yorumlara cevap yazarsaniz, kimse tekrar size geri donmuyor. Ancak arada sirada neler oluyor diye bakan bir admin musvettesi sizi her firsatta facebook'a sikayet etmekten vazgecmiyor. Ayni icerikli onlarca mesaj alirsiniz, hepsi de ayni cumleyi icerir: "saa "selamunaleykum" kardes bisey sorucaktim". Bu mesaji atan kullanici profilleri ise tamamen uydurma, trol dedigimiz robotlar. Ulke yonetiminden ziyade "Algi yonetimi" AKP ve Erdogan sultanliginin en iyi yonettigi sey.

Her gun iki sehit, bes sehit, on yarali, ikibin ogretmen isten el cektirildi, ucbin avukat meslekten atildi, kimin umurunda: "..Nuriii, aysonu besbin kaat getirmezsen, cocugun ifon taksidini odeyemeyecez, aman orda burda ileri geri konusma, sen mi kurtarican Turkiye'yi. Kendi isine bak sen, gerizekalimisin, siktiret..." Harp okullari kapatilmis, subaylari dagitilmis, akedemileri tasviye edilmis, kimin umurunda: "...Seliim, sana mi kaldi, bak hepsi Fetocuymus, birak zaten bunlar darbeci, bak sana da fetocu derler, sakin askerlere uzulme, kendine uzul, bak Emine'nin kocasina Banka'da yukseldi, senin iki mislin para yapiyor, bizim agzimiz kokuyor, ben de binmek istiyorum LandRover'a, ama eski Toyota'ya talimiz..." Gollumla Erdogan'in resmini paylasan 13 yasindaki cocugu tevkif etmisler, kamu davasi acmislar, savci bes yil hapis istiyor, beri yanda ucan tekmeler, kufurler sortlu tesetture girmeyen kadinlarimiza girla, tecavuz, oglancilik beraat ettiriliyor, kimin umurunda: "...Amarika yok mu bak yine sicti agzimiza, Fetoyu vermiyorlar ayol, zaten kendileri yapti Mukaddes, canimizi mi alacaklar, ah su Joniler, yoksa biz cok buyuyecez de tabii istemiyorlar, Osmanli gibi buyuk guc olmamizdan korkuyorlar, hamdolsun ayaktayiz iyi kotu.."

Allah devlete millete zeval vermesin, tasakkli Bosgomutan cihani shumul liderimiz Erdogan'i Allah basimizdan eksik etmesin yarabbi, Amiin.

Iste aynen de boyle, Turkluk boyle birsey oldu. Bir acaip birsey oldu. Turk bayragi Ampulle ozdeslesti. Ataturk'un mezarinin arka bahcesinden cocuk kaydiragini sokmekle bir sey degismez, Dunya ne mal oldugunun farkinda ama sen hala 15 Temmuz rezaletini kim yapti diye mal gibi Yenikapi'ya gidip Rabia isareti yapana saksak tutuyorsun, OHAL'ler gerekliydi ama sapla saman ayrilsin turunden laf ola beri gele tarzi konusmus olmak icin konusuyorsun. Niye ? Cunku algi yonetimine kurban gitmissin. Olani biteni gorup anlama yetenegini yitirmissin. Laikligin degeri, anlami gozunde hic degerinde, sen gotune yapistirilan iki bin lirayla sahsiyetini, vatanperverligini, yarinlarini satmissin. Turkiye her gecen gun bir baska Orta Dogu ulkesi olma yolunda ilerlerken, itiraz etmeye korkar hala gelmissin, kucuk avuntularla kendini kandirarak girdabin icine biraz daha cekiliyorsun. Yavsaklasmis, degerlerini yitirmis, satilik bir halk olmak iste boyle birseydir. Iste aynen boyle, Turkluk boyle birsey oldu. Bir acaip birsey oldu. Turk bayragi Ampulle ozdeslesti.

Yuzbinlerce hayvanin hunharca katledildigi 10 gunluk kurban bayrami kutlamasi, DC'de Turk Festivali kutlamasi, siz neyi kutluyorsunuz, Erdogan'in hukumdarligini mi, yoksa her gecen gun daha cok Osmanlilasan toplumunuz aczini mi ? Benim sizinle ne kan ne fikir ne ulku birlikteligim olabilir. Kendi islami orjileriniz sizin olsun, ben insanlik ve ilmi rehber edindim, alin kutsal kitabinizi, Cihan lideriniz Tayyib'inizi yokolun, mevcudiyetinizden korkunc rahatsizim.

Monday, September 12, 2016

LUMPEN


Sabun kopugu tarzi, sinameke, lumpen ve libos insanlardan hic haz etmem. Bu turlerin ortak ozellikleri nedir ? bakalim:

-- Bombalar patlar, et parcalari, kol kafa, parmak etrafa sacilir, insanlarin bogazi satirla kesilir, hemen ertesi gunu Islam baris dinidir, seriatcilar gercek muslumanligi temsil etmez, diyebilecek kadar dinini bir nebze olsun arastirmaya dahi gerek duymamis ama islama da laf soyletmek istemeyen iste bizzati bunlardandir.

-- Memleket, camii ve imam hatipler'den gecilmez, elini sallasan tesetturluye, sarikliya carpar hale gelmissindir, bunlar hala inananlara ozgurluk moronluguyla, cubbelinin apis arasina, jolelinin sacina yag olurlar. Erdogan falaka sirasini onlara getirene kadar yalama yikamaya devam edebilme ozelligine sahiptirler. Korkunc iticidirler.

-- Kureys sulalesinden geldigini soyleyip ayni zamanda da dini politikaya alet etmeyelim diyebilen ters soylem mantigina ancak bunlarda rastlanir. Ne nalina ne mihina tarzi insanlardir.

-- Pasifist ve korkakdirlar. Ekmek icin Ekmeldirler.

-- Adam hic degildirler.

-- Mutedil ve yavastan takilirlar. Nerdeyse buldozer gibi ezip gecilse sesini cikarmayacagini zannedersin, ama hafiften kucuk serce parmagina bile bassan, bir ciyaklarlar ki Summeyye'nin bekaretini kaybedis haykirislari veya kicini yirtar gibi sela veren imamin anirmasi yaninda az kalir. Yere bakan yurek yakan turdendirler, yalanci masumiyetleriyle puan toplamaya alismislardir.

-- Masaya hesap geldiginde en gec harekete gecen, cuzdanina tuy kadar hafif dokunma ozelligiyle bu vartayi da atlattik diye sevinen, aaa saolun ne geregi vardi, bak olmadi ama deyip durumu gecistirmeyi gayet iyi beceren lumpen sinifi da aynen bunlardir.

-- Adami arabanla millerce tasirsin, istedigi yere birakirsin, bel kiran agirligindaki valizini bagajdan silkip cikartmak icin bile senin el vermeni bekler. Aymaz ve umursamaz ayaginda sadece kendi cikarini dusunen iste yine bunlardandir.

-- Bana dokunmayan yilan kimi isirirsa isirsin mantalitesinde yumusakcalar sinifindandirlar.

-- Bir gun keskin Ataturkcu kiligina burunur, diger gun cemaatlerle kucaklasir, bir baska gun ise Allah rizasi icin deve keser, Yenikapi'ya gider, Rabia'ya alkis tutar. Boylesine tutarsiz, degisken ve yalpalayan bir resim sergileyen hep bunlardandir.

Bu tur insanlar toplumun ilerlemesine tokezdirler. Bu takoz insanlar yuzunden Turkiye Islamci zihniyete boyun egmistir. Muhalefetsiz ve savunmasiz, ve dahi ordusuz bir millettir Turkiye. Omurga kemigi kalmamistir. Egilip bukulmekten baska bir halta yaramayan teslimiyetci ve pismis Turkler artik bir baska yazik Orta Dogu ulkesi olmak uzeredirler. Ancak bu Lumpen, libos, sinameke ve sabun kopukleri icin hicbirsey fark etmez, onlar coktan Orta Dogu camurundan siyrilmis, yollarini bulmuslardir. Hep cuk oturmuslardir. Onlar kapitalist dunyanin, Darvin'in evrim teorisini bile golgede birakacak kadar hizli ve amorf bir sahsiyetsizlik evrimlesmesinden gecmis, omurgasiz sinifindan acimasiz mahlukatlaridir.







Saturday, September 3, 2016

ERDOGAN'S COUP



What happened in Turkey recently ? There was a failed coup attempt on July 15 by some of the lower ranked military officers that are allegedly the sympathizers of the Gulen movement. Gulen is a rich and powerful imam who was given the permanent residency status in the US almost ten years ago. It is no secret that his followers were systematically positioned in Turkey's justice system, educational institutions, ministries, government, military and in the police force by Erdogan. In the last fourteen years of AK Party's reign in power, Gulen has been given unconditional open access and full control in all state affairs simply because they were sharing the same goal. Their shared vision was to topple the secular republic of Turkey, and convert it to a quasi-islamic republic.

Gulen's men were from the educated crust, a so-called islamic bourgeoisie that Erdogan urgently needed the kind of brain power to execute his government and silence opposition using the Gulenist judges and prosecutors. In return, when Gulen needed to engulf more power Erdogan gave it to him, favored his men to get government contracts, win bids in privatization of the state owned energy hubs, telecommunication lines, television stations, media channels, papers etc. Their mutual collaboration existed so long as one did not harm the other. The biggest obstacle that could resist or slow down the holy mission of this axis of Islamic alliance, was the army. Even though Gulen was persistently trying to penetrate into the military since the late Ozal era after the 1980 coup, it was never an easy undertaking. The army's established core values in protecting the secular nature of the state was strong and resisting. Nonetheless, they were able to influence the upper ranks of the army to prevent the secular minded Kemalist hardliners to hold the highest seats in the army.

The 1980 coup made a huge dent in Turkey's future. The post coup era has an essential pivoting influence in transforming the Turkish political landscape that has a direct outcome in laying the way to Erdogan's supreme dominancy in 2000s. In the late 1970s, when the south American countries have civil unrest and bloody clashes between the right and the left wing camps, Turkey's situation was no different with a semi-socialist economy struggling to feed its people. Capitalism was on the rise, crushing everything in its way. Even USSR could not stand, and it finally fell. Though, the cold-war era fear mongering toward communism never ceased to exist in the minds of the western foreign policy strategists. They had found a reliable source to eradicate communism completely, the innate power within the society, the religious conservatism in Christian nations, and an invented fictitious moderate-islam notion for the islamic countries. Indeed, when they needed to weaken Russia, they helped the fledgling islamic militia to grow with the help of Saudi capital to arm rebels in Afghanistan. This was not only harming Russia, but also a continuous lucrative business in selling arms to Islamic fundamentalists. The selling of arms was very profitable for the major arms dealers in the US, France and UK that flooded the Middle East with tens of billions of dollars worth war machines and equipments.

The leftist and the rightist divisions in Turkish politics were fighting with each other on the streets, in the university yards, throwing sticks and stones to each other in the late 1970s. There was anarchy and the political parties were not capable of lowering the heat in both camps. The army once again was called upon to establish peace on the streets. The army's punishment of the left was unprecedented and unbalanced compared to the right wingers. The leftist minded university professors, journalists were prosecuted, jailed, tortured and banned from the politics. Some escaped and lived in exile in foreign countries. In this post coup era the youth is ridden off of the political adherence to any parties, the pop-culture was infused into the politics. The parties that have no clear ideologies were established; Mainland Party, Welfare Party, Social Democratic Party were among the major few. The street smart people, mostly construction contractors who wanted to be in the politics that were not motivated by any ideology, but to make personal gains, was populating the seats in the post-coup parliament. The east block cloak of Turkey's closed economy was quickly transforming to become an open market that is flooded with western imports. Turgut Ozal, who was a strong advocate for open trade with a capitalist economy, then president, incentivized imports by state funding as credits paid to anyone who proves the trade with another country. There were imports of tons of unworthy stones but Turkish state paid billions to the crooks based on the weight of the transactions. The corruption in this uncontrolled economy coined the phrase "Turning the corner" in Turkish. The sacred values were forgotten and the society was transformed to think personal gain over anything, including republican principles and secularism.

The societal decline was helping the islamic circles that are so-called "Cemaats" to flourish. "Cemaats" saw the opportunity to expand into political spheres with emboldened ambition and systematic strategy. The situation was all inline with the US's vision for the Middle East, backing the Islamic political movements to eradicate communism and if they fight in sectarian wars, all is better to sell more arms to make more profit. However it was soon to be backfired, not only to the US interest in the region but also in the homeland. Similarly, Europeans were also living the era of blindness, a fluffy liberalism, that failed to see the danger of growing Islamic migrants within its borders. The muslim migrants from the Middle East and Northern Africa were not assimilated by the European values and enlightenment from the religion's dogmatic cronyism. Instead, they were creating in-bred environments in the outskirts of the European cities, joining to the social club membership under the domes of mosques and fall victims to deposit hatred for the very environment that gave them a decent life. They were becoming the warriors of Cihad to eradicate the western world. The tools to achieve the desired outcome was to demand democracy for tolerance even though Islam's way was not only subjugating women but also showing no tolerance to the other faiths. Abusing democracy was simply seen as a practical tool to gain more power while Europeans sleep walk in much of 80s, 90s, and still today. A true muslim can not be a laik or secular as Erdogan himself cited many times in public. Indeed, the west's overlooking the other way, or even helping the political islam, had a shocking revelation to Europeans that Islam had no desire to live in secularism or submit to anything other than Islam.

Erdogan and his own fabric within the growing Islamic pop-culture in Turkish electorate captured secular republic of Ataturk's Turkey hostage. He made an oath to establish Ottoman like Islamic republic in 2023 after 100 years of the secular Republic's founding by Ataturk.

Fast forwarding to July 15, a month later, ninety thousand civil servants got fired, more than eleven thousand were prosecuted and put in jail from judiciary, military, public services and universities with the charges of high treason by being a member to the Gulenist movement. Even the artists, singers and performers, who did not vehemently criticized the coup, were indicted for not being vocal enough against the coup. The travesty continued arresting atheist journalists and activists, and military officers as members to the Gulen's movement who were known to be opposing to the Islamic AKP with no possible association to Gulen whatsoever. They have constituted quick laws to apprehend security threats as police force deems necessary without requiring to submit a court order, to appoint temporary administrators to various institutions such as the lawyers and judges unions, newspapers and media outlets under the broad charge of Gulenist involvement. They have quelled the Army by closing military schools and war academy where the elite commanders of the Turkish army have been trained. To make it even more shameful for the military school cadets, all students including the seniors were sent to civilian religious schools. The first lieutenants were discharged from the military just months after their graduation.

If the coup had not happened, these were nearly impossible even to consider. However, thanks to the failed coup attempt, Erdogan carried out all these actions so swiftly and virtually against no opposition. Even the main opposition party did not show any resistance. They too were happy to see the cleansing of Gulen's supporters from the public services. Erdogan held a rally for democracy that he spoke before over a million supporters in Istanbul, and among the cheerful, there were also the secular people of Turkey, artists, journalists, and even the leftists. All were blinded by the failed coup attempt and even though many thousands were jailed, still no one knows exactly who was behind it. Most pointed fingers towards US backing the alleged coup attempt by Gulenists without evidence. The Turkish people regardless of their political inclinations like to jump into the band wagon of accepting conspiracies as de-facto whenever they face with similar troubles. One big well deserved excuse for this rationale, is the West's reputation meddling with the affairs of the nations in the Middle East. They have an undeniable role in creating a chaotic environment for sectarian and religious wars that left Middle East in blood and disastrous human tragedy. Surprisingly, it was Trump who suggested to impeach Bush and his cabinet for the mess we are in in Syria and Iraq today.

Turkish people should understand that Erdogan and Gulen were both the products of the Turkish society. The less advantaged masses living in the suburbs and the poor pious Turkish folk empowered these two Islamists. They were not made in the USA. Gulen was probably faired by the US in his affairs to open schools in post Soviet republics for the hope that the ailing imam might instigate reform in Islam, and the spread of religion might also disintegrate those ex-Soviet republics causing the same kind of chaos it had inflicted in the Middle East. It is also true that if it was possible to indoctrinate Islam with tolerance advocated by Gulen became successful, it would be the convenient lie affirming the US foreign policy makers' position stating to have accomplished the lacking enlightenment reforms in Islam. These all proved to be utterly wrong causing only human drama and unending conflicts. Regardless of the US interest backing either Islamists in the past, the current reality is that the Turkish people need to pull themselves out of the slanting slope towards Islamic fundamentalism. The unjust arrests of teenager Facebook users, discharged Kemalist army officers with false accusations, tens of thousands of civil servants that have no ties to Gulen but considered to be in opposition to AKP, the witch hunt still continues today and it could randomly hit home to anyone tomorrow. Not Americans but the Turks will rescue the Turks, they need to put secular values above all else and fight against erdo-cracy.

Now, after one and a half month over the failed coup attempt, Erdogan has swept any threat in front of his dreams to convert Turkey to an Ottoman-esque autocratic Islamic country. For the sake of a logical exercise, If we forget the Gulen's involvement for the coup, one could easily argue that looking at what Erdogan accomplished in such a short time, he could have easily staged this coup. If we continue to this hypothesis, there is actually no evidence to disprove the possibility. The coup was designed to be a failure from the beginning. The timing was particularly bad (no coup was attempted at the busiest hours at night time), the pilots who were given the task to arrest or kill him, inexplicable did not even know about his location. They showed up in front of his Marmaris residence three hours late after he already escaped with another aircraft. The TV stations and telecommunication hubs were not cut off from broadcasting. He was able to instruct his mob to go out on the streets in front of the tanks to defend his presidency via FaceTime broadcasted by CNNTurk. Is this a serious coup or a joke, one would legitimately ask. Yet 250 people perished, and thousands were wounded. His palace stood tall when air force mis-guided its bombardment over its perimeter fence when they had the ability to pinpoint the shot in 10 meter accuracy. Similarly suspiciously, the bombardment of the parliamentary building did not make any sense other than the fact that it created an overwhelming consensus across the citizens in all party lines to see the coup instigators against the country's democratic institutions. The head of Turkish national intelligence organization, Hakan Fidan, still keeps his jobs even though he should have been fired due to his shortcomings to be unaware of an oncoming coup.

A more logical explanation is that when Erdogan voiced his desire to Fidan to find out the possible ways to expedite the Islamisation of Turkey, instead of patiently waiting for the political process, Fidan might have given him the advise as a rogue coup that would not only eliminate his rival Gulen but also remove the Army's resistance in his way. The fact that he was neither resigned nor fired from his position backs this diabolically cunning theory. They just needed a few provocateurs in the lower ranked personnel and attract others who were already willing to take Erdogan down without knowing about this ill-fated attempt destined to fail. They make sure that the risk would be minimal and the end result is guaranteed to be a total victory for Erdogan's actions following its failure.

No one still knows, but it sounds equally convincing for either Erdogan himself staged the coup or Gulen was allegedly behind it. Regardless, the Turkish people need to wake up for what is really happening and to realize that the end of Ataturk's secular republic is very near.

Friday, August 19, 2016

Y O B A Z


Kim cemaatci, kim degil, bu ise yeltenenlerin amaci neydi ? Yurtta Sulh Komitesi'nin darbe bildirgesi, basarili olsalardi, yapacaklarini yansitiyormuydu ? Turk kamuoyu darbe basarili olsaydi, Yenikapi'da yine bulusacakmiydi ve en onemlisi de ne icin saksak tutacakti ?

Daha kac bin kici tutuklanacak ? Bu islerin arkasinda kimler vardi veya yoktu ?

Birakin bu ardi arkasi gelmeyecek sorulari, hepsini kaldirin atin, cunku...

Aslinda olaylar cok basit, gorebilmek cok kolay, yargilamak gorunce daha da kolay. Nasil mi ? Bakalim...

Dunyada kotuyle iyi birbiriyle savasir derler, aslinda kotu de iyilikten turer diye de soylenir.

Turkiye'de dinciler ve laikler vardir, hep de var olmustur; Osmanli'da da vardi, Ataturk devrinde de. Dinci de laikten tureme olabilir mi ? Neden olmasin olabilir, aslinda yobazlar laik gecinen muslumanlardan turer, yobazlarin uretildigi fabrika "iliman" musluman toplumlaridir. Bakiniz Orta Dogu ve Kuzey Afrika yerleskeleri, El-kaide, Taliban, Hizbullah, Boko-Haram, El-Sabab, El-Seria, El-Nusra, ISID, ve daha binlercesi, hepsi musluman ulkelerin urettigi teror orgutleri, dunyayi kana bulayan coluk cocuk demeden kesen bicen yobazlarin hepsi "sakin" ve "bariscil" muslumanlarin cocuklari.

Yobaz kimdir ?

Kim Tiyatro ve Baleyi kapatip, ulkenin ucra yerlerine yoksul halk kitlelerine devlet destekli tiyatroyu goturmeyi, sanati ogretmeyi, dine dusmanlik olarak niteler, iste ona yobaz(!) denir.

Heykellere alerjili olana, kadin vucudunun tasvirlerine, resimlerine, bastirilmis seks guduleri azdigi icin tahammul edemeyene yobaz(!) denir.

Hem laik hem musluman olunmaz diyene yobaz denir. Aslinda Islami bilenler icin gercekten Kuran'in tanimladigi din cercevesinde laiklik yoktur, tanimi itibariyle de olamaz. Cunku seriat denen yasamla ilgili yasa ve hukuk dine dayalidir ve tek referansi da Kuran'dir, yani Seriat Kuran'in ta kendisiyse gercek musluman gercekten laik olamaz; olsa olsa yobaz(!) olur.

Din devleti hayali gorene yobaz(!) denir.

Kendinden olmayani oldurmeye azmetmis, kafa, kol, ayak kesene yobaz(!) denir.

Islami, tum insanligin ustunde gorene yobaz(!) denir.

Parkta elele, kizli erkekli genclerin gezmesine tahammul edemeyene yobaz(!) denir.

Ramazan'da oruc tutmayani, sigara iceni dovene yobaz(!) denir.

Kadin bacagi gordu mu deli danalar gibi kapattirmaya calisana yobaz(!) denir.

Elestiriye ve medeni diyaloga kapali olana yobaz(!) denir.

Kahkaha atan kadin gormeye tahammul edemeyene yobaz(!) denir.

Mesela Turkiye'nin Cumhurbaskani su katilmamis bir yobazdir, cunku yukardakilerin hepsi ona uyar, bizzat kendisi defalarca ayni seyleri soylemistir.

Turkiye icin ne iyidir, baris icinde kardesce yasamak, inanisinda ozgur, ekonomisinde kendine yeterli, ve dinden bagimsiz bati medeniyetini hedef edinmis akil ve ilimle ilerleyen bir ideolojiyle yonetilen Turkiye hem kendisi hem de tum insanlik icin iyidir.

Kotu olan yobazdir.

Iyi kendini dinle ve cemaatle tanimlamaz. Neyle tanimlarsa tanimlasin en azindan yobaz degildir.

Yobazlarin iktidarinda, iyiler ve iktidarda olamayan kotuler de zarar gorurler.

Din referansi yapan AKP ve Erdogan, tum cemaatler ve liderleri, yani yobazlarin hepsi, iyiligin ve laik Cumhuriyetin en bas dusmanlaridir.

Bu olusumlar toplumumuzda hep vardi, yani Mars'tan gelmediler. Bu biziz. Amerika'li degiller. Amerika'lilar icat etmedi yobazligi, blakis bu yobazlari, Arabistan yarimadasindan yetisme col bedevisi Muhammed'in Kuran'ni yaratmistir. Gulen ve Erdogan Turk toplumunun urettigi yobazlardir. Ayni kulleteynde abdest almislardir. Ayni pislikten beslenirler. Tek gayeleri Islami bir devlet kurmaktir. Amerika her ikisine de kendi cikarlari dogrultusunda zaman zaman destek vermistir. Karsiliginda Incirlik ussu basta olmakla birlikte daha nice tavizler verilmistir. Guney Dogu Anadolu'da derinlerde bekleyen petrolun cikarilma hakki TPAO'dan Exxon'a verilmistir, hem de yakin gecmiste AKP'nin gece yarisi kanunlariyla, silik ve etkisiz muhalefetin gozleri onunde.

Yabanci ulkelerin kendi cikarlari bizi ilgilendirmez, biz kendi yolumuza bakariz, kimseyi somurmek veya politikasini degistirmek amacinda degiliz. Biz guclu olmaliyiz, sadece laik degil, odunsuz Kemalist olmaliyiz, o zaman taviz vermeyiz, ancak kendimizi duzeltmekle medeni olabilecegimizi bilmeliyiz. Yobazlarin en birincil dusmanimiz olduklarini hic unutmamaliyiz.

Simdi gelelim yazinin basinda sordugumuz sorulara.

Cevaplar simdi daha kolay olmali, degil mi...