Monday, May 4, 2015

Soner Yalcin'in "Kazin Ayagi" makalesine yorum

Sevgili ve Aziz Soner Yalcin Ustadim,

30 Nisan 2015, tarihli “Kazin ayagi” isimli makalenizi
(http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/soner-yalcin/kazin-ayagi-818589/)
diger tum makaleleriniz gibi zevkle okudum.

Y-CHP’yi elestirmekte, Ekmel’i elestirmekte, "Kazin ayagi" oyle degil demekte son derece haklisiniz. Ekmel olayi ayrica cok cok onemli. Deginmeden gecemeyecegim; matematiksel olarak cok ayakli secimlerde ilk secime ne kadar cok adayla girilirse ikinci tura kalma sansi yukselir. Bunun nedeni coklu adayli secimlerde tum adaylarin oyu dusecegi duz mantigidir ve bunun icin roket bilimcisi olmaya gerek yoktur. Aday belirlenirken, Ekmel ve sadece Ekmel dayatmaciligina goz yummak en buyuk hiyanetti. Turkiye’de hasir alti edildi, hatta bu korkunc dayatmaciligina karsi cikanlar yanliz birakildi, dislandi, tum toplum bu duruma goz yumdu, bununla da kalmadi onceden kestirilebilen sonuclara ragmen bu yanlisi yapan muhalefet lideri 2/3 cogunlukla tekrar lider secildi. Yer yerinden oynamadi sevgili kardesim. Burada aramizda topladigimiz paralarla Washington DC'de, National Press Club’ta "Cati Adayina Hayir" konulu bir panel duzenledik. 10-15 kisi dinlemeye geldi. Boylesi bir aymazlik inanilir gibi degil. Bazen dusunuyorum, Ataturk’un bu toplumla Kurtulus savasini kazanmasi ve o ezik toplumu adam etmesi, en azindan bizlerin olagelmesi mucizeden ote bir durum diye. Biz bugunku insan kalitesiyle bunun binde birini basaramiyoruz. Iste buyukluk burada. Size yazmamdaki esas neden bu degildi, ancak esas meseleye gecmeden once bunlari da soylemek icap ediyordu.

Esas soylemek istedigim konu ise, makalenizde Avustralya’nin emperyalist guclere tabi olarak yaptigini belittiginiz “abartili” Anzak gunu anma torenleridir. Soylemek istediginiz sonuc cumlesine varis noktanizda Anzak gununun abartili sekilde anilmasi, emperyalizme hizmetle alakali degildir. Eylem size oyle tezahur etmis gibi gozukuyor olabilir, ancak Avustralya ve New Zelanda toplumunun bu konuya duyarliligi, 12 bin kusur ANZAC askerinin neden oraya gidip öldugu degil, bu kadar insanin olumunun verdigi acinin o zamana kadar millet bilinci oturmamis bu insanlarin bu aciya ortak olarak aglamasi, ve her ne olursa olsun bayraklari icin ölmus onca genc insanin kaninin bu toplumun ortak bilincinde saglam bir tutkal oldugudur. Canakkale savasi, meselenin tarihsel ve politik nedenlerinden ziyade, bu toplumun millet bilincine varmasindaki biraktigi psikolojik izdir. Bu soylediklerimi, anlayabilmeniz aslinda cok basittir, nasil ki biz sehitlerimiz icin aglariz, onlarin kime neye hizmeten olduklerini dusunmeden gideriz anmalara. Oyle ya, ceyrek milyon insan olecek, 4 sene sonra tek kursun atmadan Ingilizler rahatca Canakkale Bogazi’ndan gececekler, Istanbul’da keyif catarak kahvelerini yudumluyacaklar, peki ya PKK’yla savasan onca sehidimize ne demeli. Yani, aynaya bakip kendimizi duzeltmektense habire tu kaka basimiza her gelen vehametin ABD’den dolayi oldugunu soylemek bence sonuca etkisi acisindan etken bir savasim metodu degildir; hedef sasirttirir. Izah ediyim; ancak yanlis anlasilmaya sebep olmamak adina burada Emperyalizmi inkar eden yok, zaten edilemez de ancak bu yolla bir yere varamazsiniz. Kendinizi duzeltmeniz guclu olmaniz lazimdir. Dunya uzerinde guclu devletler her zaman kendi cikarlari icin zayif idare edilen milletler uzerinden politikalar yurutmusler, onlari somurmuslerdir. Osmanli da zamaninda Emperyalistdi, Rusya da, Ingiltere, Fransa ve simdi Amerika da emperyalisttir. Bu dunyanin bildigi dunya kanunudur. Emperyalizmle mucadele savunmasiz asker musevvettelerinin basina cuval veya kesekagidi gecirmekle kazanilmaz, blakis, yarim kalmis Ataturk devrimlerinin devamiyla yani toplumu medenilestirmekle, ve din bazli bagnazliktan kurtararak yapilir. Egitimle yapilir, sorgulayabilen bir toplumla, neden nicin sorularina cevaplari sagduyuyla verebilen toplumla yapilir. Ataturk Emperyalizmle mucadeleyi, bagimsizlik savasini, kendi toplumu icinde vererek kazanmistir, yoksa her gun 24 saat Amerika, Ingiltere bizim dusmanimizdir diyerek sokaklarda meydanlarda cigirtkanlik yapmamistir. Simdi, konuya boyle yaklasinca hemen Amerikanci olarak brandalandirilmak bizim anti-emperyalist kesimin habis bir huyu haline gelmistir. Blakis, somuru duzenine karsi savasimin en etkili yolu kendi ozelestirimizle, kendimizi guclendirmekdir, gercek manada mucadele ekonomik ve politik bakimdan dik duruslulukla verilir. Bu yoldaki gayretimizi toplumumuzu medenilestirmeye harcarsak daha kesin sonuclar alir, ve emperyalist tuzaklara dusmeyecek nesiller yetistirir, Erdogan ve surekasi gibi birikimsiz ve bilgi yoksunlarinin bu toplumda sivrilmelerinin onune geceriz. Toplumlarin ilerlemesini durduran iste bu kabiliyetsiz lider takimidir, gucu elde tutabilmek icin emperyalist usakligi da yapabilirler, toplumun ezikligini kullanip saraylar da insa ederler. Aslolan toplumun boyle insanlari kendini idare ettirme pozisyonuna getirmemesidir. Eger toplumunuz suanki gibi hukumet ve muhalefeti kendine layik goruyorsa, Turk milletini gulunc duruma dusurecek tarzda cikar cevrelerinin aleti oluyorsa, temel dusman kendi icimizdedir.

Bitirirken, Avustralya ve Yeni Zelanda ANZAC anma gununde, Avustralya’nin hassasiyeti ve konuya gosterdigi ehemmiyet acisindan bir iki sey daha soylemek zorunlulugu hissediyorum. Her yil oldugu gibi, bu yil 100. yil olmasi hasebiyle, Washington DC’de ANZAC gunu safak toreni’nde besyuz kisiye yaklasan bir kalabalik Kore Savasi Aniti’nin onunde sabah 5:30’da hazir bulundu. Avustralya Buyukelcisi Kim Beazley ve Ingiliz, Avustralya, Yeni Zelenda Atesemiliterleri, Amerikan Calisma Bakanligi Genel Sekreteri de bu torende hazir bulundular. Bizim Turk Silahli Kuvvetleri’nden sadece Denizci bir subay vardi, adeta varligini gostermemek icin ozel caba sarfettigini gormek bizi uzdu. Iki kez cagirildi, celenk onunde selam durdu, ve Ataturk’un soylemis oldugu hepimizin bildigi ANZAC sehitleri icin soyledigi guzel konusmayi hizlica ve silik bir tonla okudu. Toreni hicbir yil sektirmeden izleyen ve daima celenk gonderen Amerika Ataturk Cemiyeti kuruculari ve bendeniz de bu torendeydik. Bay Beazley, oldukca duygulu bir konusma yapti, tiz boru calarken herkesin gozu yasliydi. Torenden sonra konustugum bu ust duzey zevata Russell Crowe’un Water Diviner filmini izleyip izlemediklerini sordum. Aslinda izlemis olmalari az ihtimaldi cunku film Amerika’da genel seyre bir gun once girmisti. Bu filmde, ANZAC’larin Canakkale’ye bagimsiz bir milleti isgal icin gittiklerinin vurgulandigini hatirlatmama gerek yok sanirim. Bu insanlarin filmi dun gece izlemis olduklari ve cok begendikleri cevabini almam beni aslinda hic sasirtmadi. Aslinda biraz daha deserseniz Avustralya’lilarin Ingiltere’nin Guney vilayeti olarak ikinci sinif gorulmelerinin onune gecen bir gururdur Canakkale savasi, biz de variz demislerdir, Ingilizlerin ma$asi olarak gitseler de orada gosterdikleri kahramanliklari animsamak isterler. Ve aslinda bu yolla Ingilizlikten cok Avustralya’li olduklarini bu savasla benimsemislerdir. Orada Emperyalizme usakligin neticesinde sehid verdiklerini dusunerek gozyasi dokmezler. Ilerleyen saatlerde, Washington Katedrali’nde buna benzer ancak cok daha duygulu bir toren daha yapilmistir. Ataturk’un soyledigi sozler, Amerikan Ataturk Cemiyeti'nin cabalariyla Avustralya'lilarca Nasyonel mars olarak kaniksanmis ve Aborjini muzik enstrumanlari esliginde genc bir soprano sanatcisi tarafindan soylenirken, Turk, Avustralya ve Yeni Zelanda, ve ayrim gozetmeksizin tum torene katilanlar gozyaslarini tutamamistir. Avustralya’nin Amerika ile isbirligini ve emperyalist cikarlara ortakligini ANZAC gunu anma torenlerine bulastirmak, ve hatta “Türkiye’nin emperyalist bir çıkar için işgal edilmek istenmesi neden kutlanır ki?” diyerek bu milli ve insani hisleri gormezden gelmek orada goz yasi doken insanlarin naifliklerine karsi yapilmis bir haksizliktir, saygisizliktir. Sonucta diyetler odenmis, hadiseler tarihte yerini bulmustur. Bu insanlarin hislerini emperyalizm koleligi ile ifade edemezsiniz, haksizlik edersiniz, Ataturk’un soylemiyle konuya bakmaniz en insani yaklasimdir. Bu yilin yuzuncu yil olma ozel durumunu bir kenera biraksaniz bile tarihe bakarsaniz, ANZAC gunu anma toreninin ozellikle 1960’lardan sonra Avustralya toplumunun her sehrinde yuzbinlerce sayida insanin katilimiyla anilmasi yeni birsey degildir. Bizim icin Turkiye Cumhuriyeti’nin bir parcasi oldugumuzu hissettiren milli gunler ne ise onlar icin de ANZAC gunu ayni onem ve hassasiyettedir, bunu Emperyalizmle ilintilendirmek cok haksiz bir yakistirmadir.

Yazilarinizin daimi bir okuyucusu olarak, yukarida bahsettigim noktalari yapici elestirel bir gozle okumanizi diler, verdiginiz emeklere minnettar oldugumu bir kez daha vurgulamak ve bilmenizi isterim.

Sonsuz sevgi ve saygilarimla...