Sri-Lanka’ya hiç şaşırmadım, bekliyordum ne zaman olacak diye. Politik İslam diye bir uydurma kavram yoktur. Çünkü İslamın tarifi ve tarihi politiktir. Gücü kılıçtan geçirerek elinde tutan savaşçıl bir dindir İslam. Doğrucu Davutlar hemen atlar hangi din değil ki diye. Ben onlara "sorry ass liberaller" diyorum. İslam farklı; Haçlı ordusu da kafa kesti ama ordu haline on yüz-yıl sonra geldi. Otuz yıl savaşları ve Augsburg anlaşması da yetmedi, Bruno dünya evrenin merkezinde değildir dediği için Roma'nın orta yerinde sallandırıldı, nasıl Kubilay'ın başı kör testereyle kesilmişse İsa'nın dini de kesti, biçti, ancak bu dinin yayıldığı coğrafya insanı, Arap milletinden genetik olarak farklıydı, onun için daha ileri gidebildi, reform yaptı ve dini yönetimin dışına itebildi, tam manasıyla dinden özgür bir siyaset izlenemese de, Muhammed'in sapkınlıkları bu genetik yapıya uymuyor. Buna karsin Islam ne yapti: İslam orduları daha birinci günden kervanları yağmalamakla işe başladılar.
Merdan Yanardağ hep diyor ya siyasal İslam diye, yanlış konuşuyor. İslam hem siyasi ve hem de herşey. İslam hayata hükmeden bir yaşama ve yönetim biçimi. Siyasal olmayan bir İslam her şeyden önce kendi kitabına aykırı. Bunu söyleyenlere Müslümanlar kafir olarak bakar, çünkü kitapları aynı yakıştırmayı yapar. Cihatsız yumuşak bir İslam algısı yaratmak boştur. Savunamazsınız. İslami kullarak Müslümanı deviremezsiniz. İslamda değişiklik yapamazsınız, kalkışanın kitaptaki cezası ölümdür. Anadolu İslami diye de bir şey yoktur. Erdoğan’ı seçen yine o dinine yandığımin Anadolu insanı değil midir ? Anadolu İslami da aynı kitaba aynı peygambere inanmiyor mu ?.
Bertrand Russell'in dediği gibi, çoğu müslüman, kitabın ne dediğini bilmeden kendilerine göre erdemli bir dünya portresi çizmeye çalışırlar, ancak bu portre Islama taban taban zıttır, bu çelişki içinde yaşayan İslam ülkeleri hiçbir zaman gerçek manada kalkınamazlar, Çünkü aklı ortaçağda kalmaya yeminli bir anlayışla, ileri gitmek mümkün değildir. Atatürk de İslam'ın tamamen Muhammed'in yarattığı bir aklın ürünü olduğunu ve amacının dünyayı yakarak yıkarak domine etmek olduğunu ifade etmişti. Sadece ifade etmekle de kalmadı, belki de İslam'a varolduğundan beri tek ve etkili şaplağı vurabilen yegane insan oldu. Kuyruk acıları bundandır. O "sorry ass" aydınlar da hala Anadolu İslami veya Siyasal İslam deyip dursunlar, cihatçı güçler her türlü kılıfa girmekten çekinmeden linç etmeye devam edeceklerdir.
Islam kandırmacasini yaşayarak İslamla mücadele edemezsiniz. Bir İmamoğlu gelir bir Müezzinoğlu gider, bu terane de sürer gider ta ki İslama bel bağlamadan kiminle savaştığını bilen biri çıkana kadar. Bu arada da yavaş yavaş İslam da Cumhuriyet'i kemirir, cılız, garabet bir hale sokar. 23 Nisan 2019'da yani Samsun'dan 100 yıl sonra Türkiye'nin geldiği durum Cumhuriyetçilerden çok Cihatçıların bayramıdır, bugün Millet Meclis'nin durumu ve itip kakılan ana muhalefetin hali ortadayken eskiye bakıp hayıflanıyorum; ne kadar geriye gittik diye. Ben kesinlikle farklıyım, "Ayyıldız"siz bir Türkiye belki de bir ütopya. Benim mensup olabilecğim bir toplumda İslam olamaz, ama İslamsız bir Türk halkını hayal etmek de enayilik - en çok gelinebilen nokta Atatürk'ün çabalarıyla oldu. Gerisi fasarya.
No comments:
Post a Comment